Kalitesiz İşçilik

korozyon2Kalite eksikliği ile yapının maliyetini azaltma düşüncesi uygun ve doğru bir yaklaşım değildir. Yaşanan depremlerde hasarların artmasına neden olan en önemli faktör yapı kalitesinin düşük olmasıdır. Deprem olgusu ülkelerde mevcut yapı düzeği düşüklüğünü ortaya koymaktadır. Yaşanan depremlerde oluşan hasarların çok büyük olmasında hem tasarım hem de mühendislik hataları ve işçilik kusurları belirlenmiştir. Bu hatalar; malzeme kusurları( agrega, beton, çimento ve donatı), donatı ve beton üretimindeki işçilik kusurlarıdır. Genellikle etriye aralığı, kanca boyu, birleşim yerlerindeki detaylarda standartlara uyulmaktadır. Ayrıca beton dayanımına etki eden faktörler göz ardı edilmiştir.

2. MALZEME KALİTESİ

2.1Uygun olmayan agrega ve kalitesiz beton

segregasyonBetonarme yapılarda beton dayanımı çok önemlidir. Hele yapı çok katlı ise bu durumda yapıdan beklenen dayanım daha da önem kazanmaktadır. 8 katlı ve Sultandağı depreminde tamamen yıkılan bir bina henüz hizmete bile girmeden yıkılmıştır. Yapılan incelemelerde kullanılan agregaların çok fazla organik içerdiği ve boyutunun tamamen kum boyutunda olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca beton dayanımı da 9 MPa civarındadır.

Son yıllarda yaşanan depremlerde özellikle malzeme kalitesinin düşüklüğü her fırsatta ifade edilmektedir. Yaşanan depremde yerle bir olan Çeltik suyu ilk öğretim okulunun pansiyon inşaatında kullanılmıştır. Bu agregalar okula çok yakın bir yerde bulunan kurumuş bir nehir yatağından alınmıştır. Agregalar hem çok fazla organik içermekte hem de belirli bir gronometriye sahip değildir.

Marmara depreminde hasar gören yapılardan alınan kesitler bilinmektedir. Böyle agrega kullanımı Marmara bölgesindeki yapılarda çok yaygın olarak kullanılmıştır. Özellikle deniz agregasıyla birlikte gelen tuzlar donatının korozyonuna neden olmuştur. Burada da çok önemli oranda korozyon görülmektedir. Yine agrega düzensizliği ve donatıda işçilik hatalı görülmektedir.

2.2Korozyona uğramış betonarme donatısı

korozyon Kimyasal reaksiyon sonucu malzemelerin kaybolması, faz değiştirmesi veya özelliğini kaybetmesine korozyon denilmektedir. Betonarmenin kompozit bir yapı malzemesi olarak kullanılabilmesi, beton ve donatının aralarında sürekli kuvvet aktaracak şekilde birlikte çalışmasının sonucudur. Bu durum uygulamada aderans olarak tanımlanır. Donatı korozyonu bu yapı içerisinde beton elemanların maksimum dayanımını ve servis ömrünü etkileyerek, her ikisi

arasındaki aderansı zayıflatmaktadır . Deniz suyunun etkilediği iskele, dalgakıran ve dolfenler gibi deniz yapıları korozyona uğramakta beton örtü tabakasında donatılara paralel çatlaklar ve kütle ayrışmaları olmaktadır. Beton ve çelik çubuklardan oluşan betonarme yapı elemanının durabil olabilmesi için çelik çubukların betona kenetlenmiş olması gerekir. Beton ve donatı arasındaki aderans gerilmeleri, donatıdaki gerilme ve moment nedeniyle oluşan deformasyonlardan, betondaki sünme ve rötreden, betonun yerleştirilmesine bağlı bir şekilde donatı-beton adezyonundan etkilenir . Depremlerde hasar gören yapıların çoğunda önemli derecede donatı korozyonu

görülmüştür. Özellikle Marmara depreminde hasar gören yapıların büyük bölümünde ileri derecede donatı korozyon gözlenmiştir. Bunun nedeni büyük ölçüde beton üretiminde deniz agregasının kullanılmasıdır.

 

3. DONATI HATALARI

2.2.1Etriye aralığı ve kanca payı

 yetersiz etriye

Özellikle yetersiz ertiye aralığı(sargı donatısı) yüzünden kolon veya perdelerde düktil olmayan davranışlar ve kesme kırılmaları meydana gelmektedir. Kanca paylarının yetersiz olması veya birleşim yerlerinde eklerin yeterli boyda olmasından dolayı kolonlarda eğilme kapasitesine ulaşılamamaktadır. Bingöl ve Marmara depreminde hasar gören yapılarda 95 cm ve 80 cm ertiye aralığı ölçülmüştür. Ceyhan depreminde 55 cm ertiye aralığı ve 7 katlı ağır hasar

görmüş bir binanın 10×10 cm ahşap bir kolonla güçlendirme gayretleri tespit edilmiştir. Bingöl depreminde ağır hasar görmüş bir yapıdaki yetersiz sargı donatısı hemen her binada sık sık karşılaşılan sıradan bir durumdur. görülmektedir. Bingöl ve Osmaniye depreminde hasar gören yapılardan alınan bu resimlerin benzerini diğer depremlerde hasar görmüş yapılarda görmek mümkündür. Genellikle kolon uçlarında sargı bölgesi oluşturulmamaktadır. Özellikle kolonlarda sargı görevi üstlenmeyen dik kancalı eriyeler hemen her depremdeki hasar görmüş yapılarda görülmektedir. Yetersiz kenetleme yüzünden genellikle kolon ve kirişler deprem sırasından kolaylıkla birbirinden ayrılmıştır. Kiriş uçlarında da yeterli düzeyde sargılama görülmemektedir.

2.2.3Birleşim yerleri detaylar

baglantı hatasıYaşanan depremlerde hasara gören yapılara bakıldığında özellikle birleşim yerlerindeki hatalar yüzünden yapıların bu noktalara gelen kuvvetleri aktaramamaktadırlar. Bunun sonucu olarak yapı elemanlarındaki kırılmalar bu noktalarda yoğunlaşmaktadır.

 

 

 

 

 

4.İŞÇİLİK HATALARI

 iscilik hatasıBir yapının sünek olması, deprem sırasında ortaya çıkan enerjinin önemli bir bölümünü yutabilme kabiliyetidir. Kolon ve kirişlerden oluşan çerçeve sistemler düğüm noktalarında çatlamaların oluşması ile süneklik kazanırlar. Fakat yapıda zararlı zorlamalara meydan vermemek için çatlamaların kiriş uçlarında meydana gelecek şekilde kolon ve kirişlerin donatılması gerekir. Bu sebeple de kolon-kiriş bölgelerinde donatı detayları çok önem kazanmaktadır. Kolon kiriş birleşimlerinde donatı detaylarının uygun olmaması sonucunda uygulamada güçlü kiriş-zayıf kolon olarak adlandırılmaktadır. Bu davranış ise yaşanan depremlerden yapıda çok büyük hasarların meydana gelmesine neden olabilmektedir.

Yorum bırakın